DORA'NIN MEKTUBU

 Not: Aşağıdaki yazı bir deneyim paylaşımıdır. Yazıda takip ve psikolojik şiddetten bahsedilmektedir. Okuyacağınız ifadeler sizin için travma tetikleyici olabilir. Bu paylaşımın amacı aynı deneyimi yaşayan belki farkında olmayan veya henüz harekete geçmeye ve mücadeleye cesaret bulmayan arkadaşlar için yalnız olmadıklarını göstermektir.

 Merhaba, ben okulda 5. yılını tamamlayacak bir kadınım. Uzunca bir süredir gerek derslerle bağlantılı olsun gerek de toplulukla ilgili etkinliklerle ilgili olsun toplumsal cinsiyet çalışmalarına dair işler yürütüp, bu konuda okuyup bir şeyler yazmaya çalışıyorum. Aynı şekilde çevremdeki bireylerle de toplumsal cinsiyetle ilgili konularda tartışmaktan ve paylaşımda bulunmaktan keyif alıyorum. Kendim hakkında bu kadar bilgi vermemin sebebi, hayatta tartışmaktan keyif aldığım yegâne konulardan biri olan ve topluluk olarak da içinde bulunmanın bana güç verdiği bir alanda son zamanlarda gerçekten güçsüz ve kapana kısılmış hissetmem. Bu durumun nedenini açıklamak için biraz daha geriye gitmem gerekiyor sanırım. 

 


Okulumuzda, benim de çokça şahit olduğum pek çok taciz vakası yaşanıyor. Okula ilk geldiğim ve ‘’gözümün bu meselelere dair pek de açık olmadığı’’ dönemlerde bu gibi durumlar bana uzak geliyordu ve duyduğumda ‘’Yok canım ODTÜ’de okuyoruz, buradaki insanlar farklıdır’’ gibi altı doldurulamayacak ve kesinlikle doğru olmayan düşünceler aklımdan geçiyordu. Ancak, zamanla aslında bulunduğumuz ortamın ‘’dışarıdan’’ farklı olmadığını, ne yazık ki hem çevremden duyduğum olaylarla hem de kendi yaşadığım tecrübelerle öğrendim. Hazırlık yılımın ilk döneminde yaşadığım bir olayın aslında taciz olduğunu bile üzerinden dört ay geçtikten sonra arkadaşıma anlatınca fark ettim. Üstelik okulda bu durumu bildirebileceğim bir kurum vardı, ancak bu konuda, özellikle hazırlık öğrencilerine yönelik bilgilendirmelerin yetersizliği sebebiyle haberim olmamıştı. Bu konuya dair kendimce bulduğum çözüm, on dokuz yaşında ve farkındalığı yeterli düzeyde olmayan bir genç kadın olarak bireyden ve arkadaş çevresinden kaçarak hayatına devam etmekti. 

 Geçmişe bakınca kendimi suçladığım için kızmama rağmen günümüze dönüyorum ve benzer bir meselede, kendime yine aynı şekilde yaklaştığımı fark ediyorum. Maalesef, kendimi suçlama durumu, on dokuz yaşında da olsam yirmi üç yaşında da olsam kolay baş edebildiğim bir durum değil. Başka kimseler yaşadıkları benzer durumları bizimle paylaştığında, dışarıdan bakıldığında taciz olarak kolayca nitelendirebileceğimiz durumları, kendimiz yaşarken fark etmek ve insanlarla paylaşmak kolay olmuyor. 

 Mektubumun ilerleyen kısmında anlatacağım olay belki bazı kimseler için tetikleyici olabilir, niyetim kimseyi tetiklemek, belli travmalarını su yüzüne çıkarmak değil. Ben yaşadığım bu durumun taciz olduğunun, maalesef, kendi başıma farkına varamadım. Çok şanslıyım ki, çevremde harika kadınlar var ve içinde bulunduğum kara delikten beni çekip çıkardılar ve her durumda desteklerini hissediyorum. Beni bu meseleye dair üzen asıl durum, yıllarca mücadelesini versem ve bireyleri bu konuda bilgilendirmeye çalışsam da, flört şiddetine, psikolojik şiddete ve bu şiddetin de bir çeşit taciz olduğuna dair bilgimin yeterli olmayışıydı. İlişkim boyunca farkında olmadan sürdürdüğüm psikolojik savaşta, kendimi yine o on dokuz yaşında, okula yeni gelmiş ve kimseyle konuşamayan genç kadın çaresizliğinde hissetmiştim. Üstelik yıllardır farklı kadınların hikâyelerini dinliyor ve yardımcı olmaya çalışıyordum. 

 Tekrar üstüne basarak söylemek istiyorum, ben çok şanslıyım. Çünkü çevremde harika insanlar var ve dayanışmalarını her koşulda hissediyorum. Ancak, okuldaki herkes benim kadar şanslı değil. Bu yüzden, benzer durumları yaşayan kimselerin şansını biz yaratmalıyız. Mektubumun başında bahsettiğim cinsel tacizi önleme birimini işler kılmak, benim kadar şanslı olmayan, kendini kapana kısılmış ve sesini çıkarmaya çalışan herkese borcumuzdur. Bu farkındalığı edinmek kolay değil, herkesin çevresinde yaşadıklarını kolayca paylaşabileceği kimseler de yok. O yüzden bu birimin işlerliği ve sonuç alınabilirliği çok önemli. Taleplerimizin somut karşılığını alana kadar mücadelemize devam etmeliyiz. Sesini çıkaramayan herkes için…


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR SERİ KATİLİN DEĞİL, KATİL RUHLU BİR TOPLUMUN FİLMİ: HOLY SPIDER

ÖZAK DİRENİŞÇİSİ FUNDA BAKIŞ: KADINLAR OLARAK KARŞIMIZDAKİ ENGELLERİ CESARETİMİZLE, BİRLİKTELİĞİMİZLE AŞACAĞIZ

Feminizm ve Sosyal Medya