Kayıtlar

11. Yargı Paketi, İçerik ve Gerçekler

Resim
11. Yargı paketi temelinde cezalandırma usulünde toplumun faydasına revizyon olarak yansıtılsa da özellikle LGBTİ+’ların yaşam şartlarını kısıtlayan ve cezalandıran maddelere sahip.  Bu maddelerden ilki doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunan ya da bunu teşvik eden, öven, özendiren kişilerin bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması maddesi. Bu madde genel ahlak ifadesine sığınarak ucu açık ve keyfi biçimde cezalandırılmanın yolunu açıyor. Bununla birlikte 2 yılın altında verilen hapis cezaları para cezasına çevrilebildiği için ve cezanın üst sınırı 2 yıldan fazla olduğu için tutuklama cezası kapsamı dışında kalıyor.  Diğer madde "aynı cinsiyetteki kişilerin nişan veya evlenme töreni yapmaları” da bir yıl altı aydan dört yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak, bu madde doğrudan bireylerin cinsel yöneliminden ötürü cezalandırma ve devletin evlerin içine kadar girerek özel yaşantıya müdahale etmesidir. Bu durumun te...

"KUTSAL AİLE" ŞİARI SINIFLARIMIZA KADAR SIZDI

Resim
Geçtiğimiz yıllarda ortaokul ve liselerde seçmeli ders olarak okutulmaya başlanan “Türk Sosyal Hayatında Aile” dersi, özellikle genç kadınlar üzerinde derin ve düşündürücü etkiler bırakıyor. İktidarın ısrarla vurguladığı “kutsal aile” söylemi etrafında şekillenen müfredatta, bireyin mutluluğunda ailenin rolünden, boşanmaların neden olduğu iddia edilen “yıkıma” kadar uzanan bir içerik işleniyor. Dersin amacı, yeni nesli iktidar politikaları doğrultusunda şekillendirmekten başka bir şey değil. Bu ders, “Aile Yılı” ve ardından ilan edilen “Aile On Yılı” adımlarıyla sürdürülen gerici politika hamlelerinin eğitim sistemindeki bir uzantısıdır. Psikolojik ve fiziksel şiddetin yaşandığı evliliklerin, “aile arabuluculuğu” adı altında meşrulaştırılmaya çalışılması gibi uygulamalar, bu dersin içeriğine de eklenerek aile içi sorunlar normalize ediliyor. İktidar, bir yandan kadınları annelik rolüne hapsedip eve kapatmaya çalışırken, diğer yandan eğitimi siyasallaştırarak kendi politikalarını genç n...

Yaz aylarında okuyacağımız kitaplar

Resim
  YAZ AYLARINDA OKUYABİLECEĞİMİZ KİTAPLAR  Zeynep ALGEDİK 1) Bir Kadının Kavgaları ve Değişimleri Kitabın yazarı işçi kökenli bir aileden geliyor. Kitaplarının tümünü otobiyografik öğelerle birlikte günümüzün toplumsal sorunlarına politik bir yaklaşımla ele alan yazar; yazma serüvenine ailesinden, kendisinden, yaşadıklarından başlıyor. Yazarken yalınlığıyla, gerçekçiliği yüze çarpışıyla, açıktan ülkesinin başbakanını, sistemin sorunlarıyla yüz yüze getirmesiyle kısacık romanlarıyla etkilemeyi başarabiliyor bizi. Burada bahsedeceğimiz romanda küçük Edouard annesinin hikayesini paylaşıyor bizimle. Annesinin genç kızlığından, evliliklerine, anneliğine ve sonrasında onun yaşamına ilişkin özlemlerini ve annesiyle olan çatışmalarını masaya yatırıyor.  Kimi zaman yaşadıklarımızın, geldiğimiz ailenin ve aile yaşantısının tek örneğinin bize ait olduğunu düşünmeye eğilebiliyoruz. Bu kitap Fransa’nın bir bölgesinde, bizlerden kilometrelerce uzak da olsa sanki evimizin içinden, yaşad...

AMA ÖYLE AMA BÖYLE BURADAYIZ

Resim
  KaosGL yazarı, gazeteci Yıldız Tar ile 12 Haziran’da Onur Ayı kapsamında bu yılın başında ilan edilen Aile Yılı’nı ve LGBTİ+’ları hedef alan yasa tasarısını tartıştık. İktidarın bu seneyi önce Aile Yılı, sonrasında bununla da yetinmeyip Aile On Yılı ilan etmesini ve aynı zamanda LGBTİ+’larla mücadele yılı söylemlerinde bulunmasını, meclise sunulan yasa tasarısını nasıl değerlendirdiğini sorduk. Yıldız Tar, iktidarın sürekli nüfus politikasına değinmesini, nüfus artış hızının düşüklüğünün sebebini LGBTİ+’ların varlığına bağlamasını, toplumda sürekli olarak nefret yaratmaya çalışmasının nedeninin güç toplamak ve yerini korumak için kullandığı politikalar olarak değerlendirdi. Yasa tasarısına karşı koymamız gereken mücadelenin söylemsel bir duruştan ibaret olmaması gerektiğine, bulunduğumuz her alanda mücadeleye devam etmemiz gerektiğine değindi. Aynı zamanda toplumun çok büyük bir kısmının LGBTİ+fobik olduğu söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını, KaosGL ve 17 Mayıs derneklerinin yap...

Filistin Kadın Hareketi Tarihi

Resim
  Savaşların en ağır yükünü çoğu zaman kadınlar taşır. Kadınlar ölümle, şiddetle, cinsel saldırılarla burun buruna kalır, savaş koşullarında bile ona dayatılan toplumsal "görevlerin" sorumluluğunu taşırlar. Milliyetçi ideolojiler savaşla birlikte örgütlenir, bununla da erkeklere milletin geleceğiyle özdeşleşmiş roller yüklenir; kadınlara ise bedenleri üzerinden ülkenin kültürünün, sınırlarını ve “namusunun” taşıyıcılığı atfedilir. Bu bağlamda kadınlar çoğunlukla edilgen figürler olarak tanımlanır, ulusun yeniden üretiminde sembolik bir konuma yerleştirilir. Düşman devletler tarafından kadınlara yönelik herhangi bir saldırı, bir bütün olarak ulusa yönelmiş bir saldırı biçiminde değerlendirilir. Ortadoğu, uzun süredir emperyalist güçlerin paylaşım savaşlarının merkezinde yer alıyor. Batılı devletler ve ABD, kendi topraklarında savundukları özgürlükçü politikaları Ortadoğu söz konusu olduğunda rafa kaldırmakta, hatta muhafazakar ve baskıcı politikaları uygulayan iktidarların önü...

26 Nisan Lezbiyen Görünürlük Günü Özel: Mektup Var!

Resim
İlknur yazdı… Cis-hetero normların çizdiği dünyada “farklı” olduğunu çok erken yaşta anlamış lezbiyen bir kadın olarak görünürlük haftası benim için çok değerli. Bunun bir sürü nedeni var, ama en önemlisi lezbiyen kimliğimin benim için yalnızca kimle ilişkilendiğimi belirten bir sıfat olmasının ötesinde hayatta varoluş, yaşayış ve dünyamı algılayış biçimimle karşılıklı olarak derin bir ilişki içerisinde olması. Erkeğin ve erkekliğin baskın olduğu, kadınlığın ve erkek olmayan tüm kimliklerin ikincil konumda olduğu bu dünyada kendimi var edebilme mücadelemin büyük bir kısmı lezbiyen kimliğimin farkında olmama bağlı. Özellikle küçüklüğümden itibaren fazlasıyla “maskülen” olan, ergenlik ve lise yıllarımda ise “butch” olarak tanımladığımız kimlikle var olan bir lezbiyen olarak, kadınlara çizilmiş zorunlu kalıpların dışarısında varolabilmemin (kendimi böyle ifade ediyor olmamın sosyal baskı, nefret suçu gibi çeşitli negatif yönleri bulunsa da) hayatımdaki en özgürleştirici etkenlerden olduğu...

1 MAYIS'TA GENÇ KADINLAR OLARAK NEDEN ALANLARDA OLACAĞIZ?

Resim
Henna ve Leyla İktidarın "AİLE YILI" programının kadınları, genç kadınları dört duvar arasına hapsetmeyi ve ucuz iş gücü havzasına çekmeyi amaçladığını daha önce sıkca yazdık. Geçtiğimiz senelerden itibaren ailenin daha fazla güçlenmesine odaklanan iktidar; her ilde buna yönelik aile çalıştayları düzenliyor, nafaka hak gaspları uygulamalarında bulunuyor, tedbir ve uzaklaştırma kararlarının süresini kısıtlıyor, 6284'ü hedef haline getiriyor. 2025 yılını "Aile Yılı" ilan etmesiyle beraber kadınları ev içi şiddet sarmalına daha fazla sıkıştıracağını ilan ediyor, hemen ardından meclise sunduğu yasa tasarısıyla LGBTİ+'ları "kutsal aile" ve “genel ahlaka” tehdit oluşturuyor bahanesiyle daha fazla hedef haline getiriyor. Aile içi şiddete maruz kalan kadınları korumak, şiddeti önlemek yerine genç kadınlara evlilik teşvikleri sunurak kurtuluş yollarını burdan çizmelerini sağlıyor. Aynı zamanda iktidarın sürekli en az 3 çocuk çağrısında bulunması ve doğum te...