Kadının Soyadı Mücadelesi

Kadının Soyadı Mücadelesi 

Geçtiğimiz günlerde Anayasa Mahkemesi (AYM), Türk Medeni Kanunu'nda yer alan ve ortak taleplerimizden biri olan ve uzun süredir uğruna mücadeleler verdiğimiz kadının soyadı olarak yalnızca evlenmeden önceki soyadını kullanmasını engelleyen hükmü iptal etti. Şuan Türkiyede olduğu gibi bir çok ülkede kadın soyadı kuralının ortadan kalkması kadın haraketinin bir kazanımı olarak değerlendirebiliriz. 
Toplumda eşitsizliğe neden olan tüm diğer konular gibi soyadı meselesi de kişisel değil toplumsal bir meseledir. Temele indiğimiz de soyadı ataerkil, özel mülkiyetin hakim olduğu toplumsal yapının bir ürünü diye tanımlanabilir ve dolayısıyla da kadının evlendikten sonra eşinin soy ismine geçmesi bu düzenin kendini sürdürmesi için gereken faktörlerdendir. Ataerkil karakterli bu sistemde erkek ailedeki mülkün sahibi, kadın ise bu mülkün bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır.

Soyadı kanunu ilk 1934’de yürürlüğe girdiğinde ailenin en büyük erkeğinin seçimiyle edinilmekteydi. Çok yakın zamanlara kadar da Türk Hukuku ailenin önemine vurgu yapmakta inceleme konusu olan 2009/85 esas ve 2011/49 karar sayılı AYMK’da soyadı aile birliğinin ve bütünlüğünün temel esaslarından biri olarak tanımlanmaktaydı. 2010ların başında AYM kadının kocasının soyadını almasının haklı nedenini aile birliğinin korunması ve aile bağlarının güçlendirilmesi ile soyun belirlenmesi yararına bağlamaktadır. Bütün bu gibi tutumlarıyla beraber ailede kadın erkeğin bir mülkü ve tüm yaşam koşullarıyla ona bağlı materyal olarak değerlendirilir. Aile içinde kadına yönelik psikolojik ve fiziksel şiddete de bu yasalarla beraber alan açılır. Kadının kişiliğinin ve kimliğinin bir parçası haline gelen soyadının evlendikten sonra yasalar gereği değiştirilmesi toplumsal kadın erkek rollerinin daha da derinleşmesine ve soy isim gibi nesilden nesle aktarılmasına sebep haline gelir.


Madde 4:  Soyadı seçme vvazifesi ve hakkı evlilik birliğinin reisi kocaya aittir.

1934, Soyadı Kanunu

Madde 4: Soyadı seçme vazifesi ve hakkı evlilik birliğinin reisi kocaya aittir.


Bu konuda atılması gereken adım Türkiye’de mücadelemiz sayesinde atıldı ancak ataerkil toplumda yetişmiş bazı kesimler tarafından itirazların ortaya çıktığını görüyoruz. Bu konuda geleneklerden ve alıştığımız düzenden bağımsız olarak sorgulamamız gereken noktalar var.

Aile bütünlüğü nedir ve neden bu kadar taraflıdır?

Yazının başlarında da bahsetmeye çalıştığımız gibi aile özel mülkiyetin korunması ve nesilden nesle aktarılması için oluşan kavramdır. Ataerkil düzende bu nesil babadan oğula geçmektedir. Ailedeki kadınlar ise bu mülkiyetin bir parçası olmakta ve toplumsal bağlamda kontrolleri ailenin erkeklerinde olmaktadır. Hakim olan sistem kendini kadın ezilmişliği sorunu üzerinden eksiksiz sürdürmekte ve çoğu zaman bunu devlet eliyle yasalarla beraber yürütmektedir. Kadın hareketinin taleplerinden en büyüğü haline gelmiş aile içindeki eşitsizliğinin ortadan kalkması doğrultusunda soyadı yasasının değiştirilmesi bizim için önemli kazanımlardandır. Bu kazanımı sahiplenip, kadının toplumda ve ailedeki ikincil konumunu tarihe gömmek için mücadelemizi büyüterek haykırmaya devam edeceğiz. Unutma kız kardeşim haklarımız bize verilmedi biz onları mücadelemizle aldık ve mücadelemizle almaya devam edeceğiz.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR SERİ KATİLİN DEĞİL, KATİL RUHLU BİR TOPLUMUN FİLMİ: HOLY SPIDER

ÖZAK DİRENİŞÇİSİ FUNDA BAKIŞ: KADINLAR OLARAK KARŞIMIZDAKİ ENGELLERİ CESARETİMİZLE, BİRLİKTELİĞİMİZLE AŞACAĞIZ

Feminizm ve Sosyal Medya