Kadınlar Sahnelerde Neler Yaşıyor?
Dünyanın farklı yerlerindeki performans sanatları ile ilgilenen kadınlar ister sahnenin önünde ister sahnenin arkasında olsun neler yaşıyor, seçme süreçlerinde adil işleyen bir sistem mi var, kadın olarak kimliklerinin kendilerini ifade etme noktasında etkileri neler? Bu yazıyı yazarken çıkış noktam bu sorulardı. İlk başta, özellikle müzikal tiyatro ile ilgilendiğim için de, dünyada ve Türkiye’de müzikal tiyatro alanında kadınların karşılaştığı durumlar, seçmelerde yaşadıkları cinsiyetçi tutumlar ile ilgili yazmak üzere yola çıktım. Dünyadan pek çok örneği ile karşılaşmama rağmen, Türkiye özelinde alanın gelişmemesinden kaynaklanan nedenlerden dolayı yeterli örnek bulamadım. Bunun üzerine kara kara ne yazabilirim diye düşünürken temamızın gayet geniş bir başlık olan performans sanatları olduğu aklıma geldi. Türkiye’de de bu alana dair son yıllarda gittikçe güçlenen bir hareket vardı. Me Too hareketinin etkisinin sürdüğü günlerde Türkiye’den de sinema, televizyon ve tiyatro alanında çalışan kadınların sesleri gittikçe gür çıkmaya başlamıştı. Yazımda özellikle odaklanacağım alan olan tiyatro alanından kadınlar da bu hareketlenme ile birlikte ‘’Susma Bitsin’’ hareketinin önemli bir parçasını oluşturarak büyük bir dayanışmayla sektördeki cinsiyetçiliğe, eşitsizliğe ve tacize karşı mücadele etmeye başlamıştı.
Susma Bitsin hiyerarşik bir sistemin olmadığı, kadınlar ve LGBTİ+lar için televizyon, sinema ve tiyatro sektörünü eşit, özgür ve daha iyi hale getirmeyi hedefleyen bir oluşum. “Tacize, mobbinge ve saldırıya maruz kalan herkesin yanındayız. Setlerimizde, sahnelerimizde, stüdyolarımızda kadına, LGBTİ+ bireylere karşı her türlü şiddet sona erene kadar susmayacağız” diyerek yola çıkan ve gönüllülük bağının esas olduğu oluşumun tüm üyeleri, kadınlar ve LGBTİ+lar için sektörü iyileştirmenin mücadelesini veriyor. Tiyatro alanında da sahnelerin erkeklerin egemen alanı olmadığını dile getirerek kadınların bu alanda var olduklarını ve var oldukça güçleneceklerini dile getiriyorlar.
Kadınlar kimlikleri ve bedenleri üzerinden yaşadıkları öteleme durumuna tiyatro alanında da sık sık maruz kalıyorlar. Platformda paylaşımda bulunan kadınların bu alanda yaşadıkları ayrımcılıkları en çok oyuncu seçimi noktasında yaşadıklarını dile getiriyorlar. Rollerin çeşitliliğin bu noktada çok da geniş olmadığı bir gerçek. Ya güzel-saf kızsınız ya kötü kadın. Ya annesiniz, yada sevimli kız kardeş. Kadınlar bu konuda da çok fazla kısıtlanıyor ve kalıplara sıkıştırılıyor.
Hayatımızın her alanında karşımıza çıkan mansplaining de bu alanda oldukça sık görülen bir durum. Bir kadının hem oyunculuk hem yönetmenlik yaptığı bir oyunda bile tiyatro sahnesinin sahibi erkek prova esnasında “Ya bana gösterin oyunu, ben bilirim bu işleri” diye gelebiliyor. Arada işleyiş, sanat, anlayış gibi büyük bir farklılık olmasına rağmen. Bu önemli farklılığa rağmen bu durum hiç umurunda olmayarak yönetmenin yaptığı işi, sadece erkek olduğu için, ondan iyi bildiğini ve yönetmenin onaylatması gerektiğini düşünüyor. Platformda deneyim aktarımı yapan tiyatro emekçisi bir kadının cümlelerinden aynen aktardığım ve yine tiyatro sahnesinin sahibi bir erkek ile ilgili yaşanan bir örnek de tiyatro sahibinin prova odasına kapıyı dahi çalmadan girmesi, “Sen ne seksi olmuşsun bugün” gibi laflar söyleme cüretinde bulunabilmesi ile ilgili. Bu olayda da görülebileceği gibi erkek kendini kadından daha üst bir yere konumlandırdıysa sonuna kadar şansını deniyor. Ya ezmek için ya flört için ya da üstünlük sağlamak için ne koşulda olursa olsun bunun için uğraşıyor.
Susma Bitsin hareketi ve bu hareket sonucu kurulan platform, benzer alanlardan gelen kadınların deneyim paylaşımlarını daha geniş kitlelere duyurması adına çok değerli. Kadın ve LGBTİ+ hareketinin görünürlüğü adına da tek bir alana yoğunlaşmış hareketlerin varlığı çok önemli. Bu platform sayesinde sahnelerde, setlerde ayrımcılığa, tacize, mobbinge uğrayan bir kadın ya da LGBTİ+ birey geç kalmadan nereye gidip konuşacağının bilincine varabiliyor. Kazanımlar yavaş yavaş elde edilebiliyor olsa da, hareketin varlığı özellikle tiyatro sahnelerindeki ve setlerdeki kadınların bu alanda var olma mücadelesine destek veriyor ve bu sayede kadınlar yan yana durmaya ve dayanışmaya devam ediyor.
Ekin Durmaz
Yorumlar
Yorum Gönder