1 Mayıs'ı geride bırakırken geçtiğimiz aylarda gündeme gelen Özak Tekstil'de sendikalaşan bir işçinin işten çıkarılmasının ardından başlayan direnişin simgesi haline gelen kadın işçilerden Funda Bakış ile konuştuk. 1 Mayıs'ı, talepleri, kadın bir işçi olmayı değerlendirdik.
1) 1 Mayıs'ı geçirdik ancak 1 Mayıs'ın sizin için ne ifade ettiğini sormak istiyoruz ilk olarak. İşçilerin günü olan 1 Mayıs'ta alanlar gerçekten onların talepleriyle dolup taşabildi mi? 1 Mayıs'ta hangi taleple alanlardaydınız, nasıldı sizin için 1 Mayıs?
1 Mayıs işçilerin emekçilerin bayramı ben ilk defa 1 mayısta alandaydım. Heyecanlı ve mutluydum böylesine güzel bir günün çalışarak geçirmediğim için, etkinlikle alanlarda işçilerin emekçilerin sesi olmak gurur verici bir durum. Ben taleplerimizin yeterince dile getirmediklerini düşünüyorum; işçilerin verdikleri mücadeleleri baskılarla, göz altılarla hak taleplerinden yıldırmaya çalıştıkları için işçi, emekçi kardeşlerimin üzerinde bir korku olduğunu düşünüyorum yeterince alanları doldurup talepleri dile maalesef getiremedik.
2) 1 Mayıs'a iki gün kala değişen program yüzünden sendika olarak katılamamanıza dair ne düşünüyorsunuz? Tam olarak böyle olmasa da bu sürece ve karara dair ne düşünüyorsunuz?
1 Mayıs etkinliğine günler kala programın iptal edilmesi üzücü bir durumdu ama yapılan haksızlığa bakılırsa olması gereken buymuş denilen bir durum. Bireysel olarak katılmak zorunda kaldım tabii ki birlikte Özak direnişçileriyle katılmamız farklı bir anlam ifade edecekti ama pankartımız olmayışı talebimizi göstermeyişimiz orda olmamızın bir anlam ifade etmeyeceğini düşünüyorum. Söz hakkının asıl direnişçi işçilerin olması gerektiğini düşünüyorum.
3) Belediye başkan adayı oldunuz geçtiğimiz seçimlerde. İşçi bir kadının adaylığının çok değerli olduğunu düşünüyoruz. Sizin açınızdan nasıldı, tepkiler açısından nasıl karşılanmıştı?
İlk başlarda bu teklif gelince çok şaşkındım, bir işçi kadının belediye başkan adaylığı Urfa’da görülmemiş bir durum. Benim gibi şaşkın olan çok fazla kişi vardı, tepkileri çok hoştu. Seçim süreciyle birlikte herkes bizi evine davet edip çay kahve ikramında bulundu, işçiler açısından çok güzel bir durum sevinmişlerdi . Bunun yanı sıra bu burjuva sınıfıyla nasıl baş edebilirsin gibisinden çok fazla sorular yöneltildi. Tabi bu duruma karşı olan insanlarda fazlaydı kadınsın siyasetle ne işin var git evinde otur diyen de oluyordu.
4) Kadınlar olarak toplumun bize dayattığı baskılara ve kısıtlamalara karşı büyük bir savaş veriyoruz, bu savaşı çalışma alanlarımızda da veriyoruz. Sizin kadın olmanızın çalışma hayatınıza ne gibi etkileri oluyor?
Kadınlar olarak bulunduğumuz her ortam mücadele verme çabasıyla geçiyor. Ev hayatımızda kadın olmanın zorluğunu yemek pişirmek, temizlik yapmakla bitmiyor maalesef abine, annene, babana hesap vermenin yanı sıra kadınsın onu yapamazsın, kadınsın bunu yapamazsınlar bitmiyor. İş hayatına gelmek gerekirse işte hayatın en zor anlarını asıl eşitsizliği doruğuna kadar yaşadığım yer. Bir kadın olarak ailemin yapmadığı hakareti müdürüm yapıyordu. Lavaboya giderken saat tutulur ibadetlerimize karışırdı. Bunun yanı sıra kadınlarda güç gösterisi yapıyorlardı. Erkek işçilere hiçbir zaman zorla fazla mesai yaptıramazken hakaret yapamazken, kadın işçileri sabahlara kadar çalıştırıp istedikleri hakaretleri yapıyorlardı. Tüm güçlerini kadınlar üzerinden gösteriyorlardı. Kadın kimliğimizi yok ediyorlardır psikolojik olarak farklı bir hal almaya başlıyorsunuz oraya mecbursunuz ve bu şartlar altında çalışmak istemiyorsunuz, iki bağlam arasında kalıyorsunuz. Gitsen gidemezsin kalsan kalamazsın gibi bir şey. Urfa gibi bir şehirde genç nüfus yüksek, işsizlik ondan daha yüksek. Gideceğin her ortam bir diğerinden daha kötü, sermaye grubu kadınlar için ayrı bir sömürü düzenini kurmuş insanları kendine mecbur kılmış. Eşit işe eşit ücret deyimini hayata geçirmek gerektiğini düşünüyorum.
5) Özak direnişi içerisinde önde yer alan kadın direnişçilerdensiniz. Kadın bir işçi olmanın verdiği olumsuzluklar hakkını savunmak noktasında da engel olabiliyor. Burada nelerle karşılaştınız? Bu süreç sizin açınızdan nasıldı, size neler kattı?
Bizim bölgede kadın olmanın bu gibi bir kargaşada bulunmamıza normalde engel çok fazla. İlk direniş alanında biz kadınız öne geçersek bize şiddet kullanmazlar dedik ve en öne kadınlar olarak geçtik ilkinde etkili oldu ama ikincisinde kadın, erkek dinlemeden gaz, cop yemeye başladık. Kadının kamera karşısında olmaması gerektiğini, toplumda ön planda durmaması gerektiğini, konuşmaması gerektiğini düşünen, feodal yapıya sahip bir bölge olduğu için çok fazla engel çıktı karşımıza ama bütün bu engellerin üstesinden birlikteliğimizle, dayanışmayla geldik. Bizlere kadınların susmaması gerektiğini, hakları karşısında direnmesi gerektiğini öğretti. Biz Özak direnişçisi kadınlar bu süreçle birlikte çok daha cesur olup onurumuza sahip çıkmayı öğrendik.
6) Bugün de Türkiye'de dört bir yanında direnen kadın işçiler var. Mücadele eden kadınlara çağrınız nedir?
Biz kadınlar dünyanın mükemmel en cesur en değerli varlıklarıyız. Unutmayalım ki bu varlıklar karşısında bizim büyüklüğümüz kadar engeller çıkacaktır. bu engellerin aşılması için bizim cesaretimiz birlikteliğimiz hepsinin üstesinden gelecektir. Omuz omuza, el ele verirsek engel kalmayacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder